Liseden beri öylesine ilişkilerim oldu ki sex hikayeleri değil romanı da yazarım. Tabi ardı arkası kesilmeden gelince o yılların hiç de geride kalmadığını fark ettim. Aslında çok da alışmıştım sakin, sessiz ve monotonlaşmış hayatıma. Ya da öyle inandırmıştım kendimi bilemiyorum. Çünkü karşıma çıkan fırsatı değerlendirince yaşadığım o adrenalin, heyecan beni bir yenisini daha yaşamaya itti. Evet, karımı bir defa değil birkaç defa aldattım ve hepsi de son beş ay içinde gerçekleşti. Neyse, sürprizini de kaçırmadan hikayeye gireyim de sizleri de sıkmayayım.
Vücut geliştirmeye lisede başlayıp bu yaşıma kadar devam ettim. 30 yaşındayım. Yüz hatlarım, duruşum yalan yok olgun biri olduğumu gösteri ama yakışıklı olanlarından. Annemin de babamın da harika bir karması olarak ortaya çıkmıştım. O yüzden hiçbir zaman kız arkadaş bulmakta zorlanmadım. Hatta ilk onlar geldiğinden olsa gerek müthiş bir özgüvene sahiptim. Üzerine kaslı, uzun boylu da olunca erkeğin fahişesi gibi olmuştum. Yatıp kalktığım kızların listesini yapmaya kalksam minimum yüz tane unutacağım hatun olur. He nasıl oldu da duruldun dersen askerden dönüp işe başlamıştım. Herhalde işyerinin en güzel kızlarından biriydi. İnsan kaynaklarında çalışan bu hanımefendinin adı da Sibel! Bu sefer o bana değil ben ona gitmiş, ilk gördüğüm anda da aşık olmuştum. Çılgınca sikiş değil sevgisini tatmak istiyordum.
Bir yıllık flörtümüzün ardından nişanıydı, sözüydü derken hızlı yol aldık. 26 yaşında evli barklı bir insan olarak yeni hayatıma başlamış oldum. Tamam, 30 yaşıma gelene kadar da çok fırsat geçti elime ama hiçbirini de sevdiğim kadını aldatmaya değecek kadar güzel bulamıyordum. Gözlerim büyülenmişti sanırım. Yalan yok, ben ne kadar yakışıklıysam karım da bir o kadar güzel. Bulgar göçmeni olmasının da sanırım etkisi büyük…
Yeni Apartmanda Yeni Komşular
Bunamış ev sahibemizin ölmeye beş dakikaya kala bir halde para para diye kafayı hepten bozmasıyla nalet gelsin sana diyerekten çıktık. İstanbul’dayız. Malum her yer pahalı ama karşılayabileceğimiz bir yer sonunda bulduk. Üstelik bu sefer bir üstümüzde oturan ev sahibi derdi de yoktu. Yeni apartmanda yeni komşular ise bunak ev sahibemizden bin kat daha riskliydi. Tabi bunun ne ben ne de karım farkındaydı. Daha taşındığımızın ilk günü alt katımızda oturan Meryem kapımızı çalıp yemek vermiş, hoş geldin demişti. Kapıyı açan karım içeriye davet etse de girmemiş, kısaca kendini tanıtıp gitmeyi yeğlemişti. Net olmasa da o beni ben de onu az biraz görmüştüm. Ardından yarım saat geçti geçmedi hemen karşı kapı komşumuz Kıymet de gelip bir ihtiyacınız var mı demişti. Anlayacağınız hala komşuluk bağlarına önem veren bir yere taşınmıştık. Ev sahibi bundan bahsetmiş olsa da pek inanmamıştık. Tek derdi evi kiralamaktı. Ev yeni boşaltılmıştı ki çıkmadan da boyası badanası yapılmıştı. Yani bizi pek de yoracak yanı yoktu. Bir günde eşyalarımızı getirip yerleştik.
Her gün olmasa da sık sık diyebileceğim şekilde ya sabah ya da akşamında bir şekilde alt komşumuz Meryem ile karşılaşırdım. Hatun harbi hatundu yahu. Süt gibi bembeyaz bedeni vardı. Bakımlı olduğu her halinden belli oluyordu. Mutlaka onunla birlikte giden müthiş bir parfüm kokusu vardı. Dudaklarını genelde kırmızıya boyar masmavi gözleriyle insanın içini titretirdi. Göğüslerine diyecek tep bir şey yoktu. Karımınkilerden rahat bir portakal kadar büyüktü Tabi balık etli demeye dilim varmasa da dolgun vücutluydu. Kalçası yusyuvarlak. Birkaç kere o önden ben arkadan gittiğim için izleme fırsatım olmuş, dimdik olmuştum. Yani seksi alt komşumuzu görmekten arzum katlanarak arttı.
Karımla aynı iş yerinde çalışmaya devam ettiğimizden beraber gidiyor fakat farklı vakitlerde dönüyorduk. Ben yönetici olduğumdan iki saat kadar geç çıkıyordum. Yine böyle işten çıktım, apartmanın önüne kadar geldim. Merdivenlerden çıkmaya başlarken Meryem’in kapısı önüne gelince yine o her zamanki heyecanım içimi kapladı. Çıkıp çıkmayacağını merak ederken yavaşlamış olsam da kapı hiç açılmadı. Hayal kırıklığıyla bir üst kattaki dairemize çıktım. Anahtarıma kapıyı açıp gelmemle birlikte kapıda görmeyi umduğum bedenin sesi oturma odamızdan geliyordu. Üstelik buna eşlik eden kapı komşumuz Kıymet’te vardı.
- Merhaba hanımlar, hoş geldiniz.
- Meryem: Hoş bulduk Mücahit Bey, nasılsınız?
Siktiğimin kaşarı, ses tonu, bakışı bile gel beni sik der gibiydi. Üzerinde yine dekolteli bir bluz vardı. Altında da üstü gibi siyah bir eşofman altı vardı. Önlerinde sehpalar, tabaklarda kısırlar keyiflerine bakıyorlardı.
- İyiyim Meryem Hanım, teşekkür ederim. Sizler nasılsınız?
- Vallahi eşinizi biraz daha aş çalıştırsanız çok daha iyi olacağız. Yüzünü göremiyoruz kadıncağızın. En sonunda Kıymet’le hazırlıkları yapıp baskın yapar gibi oturmaya geldik.
- İyi yapmışsınız, tekrar hoş geldiniz.
- Kadım Sibel: Hanımlar hemen geliyorum ben…
Yatak odasına doğru geçerken karımın da arkamdan geldiğini anlamıştım. Hafif bir fısıltıyla yatak odasına girerken:
- Çok tatlı değiller mi ya?
- Evet, sana da arkadaş çıktı işte iyi oldu bu apartman iyi.
- Aynen öyle aşkım. Getirdikleri kısırdan koyayım mı sana da?
- Duşa filan gireceğim ya, sonra yerim sen keyfine bak aşkım.
- Tamam aşkım…
Yanağıma kondurduğu öpücükle yanımdan ayrılan eşim odadan çıkıp gitti. Ben de takım elbisemi sadece baksırım kalana dek yavaş yavaş çıkardım. Öyle yorulmuşum ki uzandım kaldım yatağa. Gözlerimi kapattım…
Aradan ne kadar geçti farkında bile değilim. Bir el burnumdan dudaklarıma, dudaklarımdan çeneme yavaş yavaş iniyor. Karım olduğunu düşünerek:
- Gittiler mi?
- …
Ses vermeden elini göğsümden baksırıma doğru indirip içine soktu. Karım defalarca sikimi eline aldığından o parmakları, hissiyatını elbette tanıyordum. Gözlerimi açtığımda karşımdakinin karım olmadığını ve sikiş için yanıp tutuşan dul kalmış Meryem olduğunu gördüm. Hızlıca uzaklaşıp, hafif de fısıldayarak:
- Ne yapıyorsun amına koyayım, ne işin var burada!
- Şi… Karın duyacak şimdi.
- Lan mayadın mı azgın karı, siktir git!
- Olur, siktirip giderim…
Karı yatağın üzerine doğru çıkıp iyiden iyiye yanıma sokuldu. Lan tamam, beni fena halde azdırıyordu ama karımla yatıp kalktığım yatakta da onu öyle sikemezdim. Gel gelelim bu Meryem’in hiç umurunda değildi. Dudaklarıma yapıştığı gibi elini yine baksırımın üzerinden de olsa sikime attı. Dimdik olmuştum bile. Karım bile kaldırmak için rahat birkaç dakika öpüp, okşardı. Bu kadar hızlı reaksiyon göstermem de Meryem’in hoşuna gitmişti.
- Dünden razı olduğunu biliyordum…
Elini çekip kucağımın üstüne oturdu. Kalçalarının tüm yumuşaklığını tam da arasına denk gelen sikimle rahatça hissedebiliyordum. Zaten çoktan elimi memelerine atmış bir yandan öpüyor diğer yandan da okşuyordum. Hızlıca üzerimden kalkıp kapıya yöneldi. İstemsizce:
- Nereye lan?
Ses etmeden kapıyı hafif aralayıp gelen giden var mı diye bakarken de sesi dinledi. Ardından bana hiç bakmadan yavaş yavaş altındaki eşofmanı indirdi. Orospu! Altında bembeyaz dantelli bir külot vardı.
- Hadi, neyi bekliyorsun!
Yüzüme bakarak tüm isteğiyle dile gelen Meryem için çoktan yerimden kalkıp yanına kadar sokuldum. Külotunu hiç çıkartmadan parmaklarımla sıyırdım. Elim vajina dudaklarına değerken iyiden iyiye azmıştım. Hızlıca baksırımı indirip ortaya çıkan damarlı sert sikimi sokuşturdum amına doğru.
- OHHHHH!
- Sessiz ol orospu karı!
- Tamam haşin erkeğim benim, sik beni!